4. TM EVRELENDİRİLMESİ VE HİSTOLOJİK TİPLENDİRME ;
Orta ve ileri beyin tm ri içerisinde faklı evrelerde odaklar bulunabilmekte ve bu alanlar bir evreden diğer evreye atlayan tm içerisindeki geçiş alanları olarak kabul edilmektedir.
GADOLİNYUM TÜREVLERİNİN KULLANIMI :
Yüksek evreli tm ler her ne kadar yüksek opaklaşma eğilimi gösterseler de ileri evre tm lerin yaklaşık yarıya yakınında opaklaşmayan alanlarda da aktif tm varlığı gösterilmiştir.
Yine opaklaşan bölge aktif tm dokusuna ait olabileceği gibi , sağaltım sonrası gelişen nekroza da ait olabilir.
***Opak kullanımının evrelendirmede çok fazla yeri yoktur.
Tm evrelemesi her zaman
: tm boyutu, opkalaşma oranı , tm içi heterojenite derecesi, tmral kitle ve odem etkisinin oylumu, tm içi kist, nekroz veya kanama varlığı ile bağlantı göstermez.
MANYETİK REZONANS SPEKTROSKOPİ
Tm lerin evrelendirmesi etkinliği konusunda
ümit verici olmakla birlikte bir takım çelişkiler içermektedir.
Genel olarak tm lerin evrelendirmesinde ve histolojik tiplendirmede kullanılan ölçütlerden biri olan
NAA daki azalma tm ral yayılım sonrası sayı ve işlevi azalan noronal doku varlığını göstermektedir. NAA daki azalma oranı ile tm evresi arasında istatiksel olarak anlamlı ilişki bulunmamıştır.
Metastaz ve menenjiom gibi noronal elaman içermeyen tm lede NAA ın olmaması veya çok az olması bu tip tm lerin primal noronal tm lerden ayırıcı tanısını sağlasa da çoğu kez bu tıp tm lerden elde edilen spektrumlarda beklenenin aksine belirgin bir NAA piki izlenebilir (voksel içinde kalan normal beyin ya da infiltratif özellikteki bu tip tm lerin içinde kalmış mİkroskopik miktarlardaki noronal doku artıklarına da ait olabilir).
***Cho/Cr oranında artış tm evrelendirmesinde en etkin ölçüttür***.
Bu orandaki artış daha çok Cho düzeyindeki artışa bağlıdır (tm büyümesi sonucu artan zar yapım, yıkımın artımı).
Ancak
GBM gibi geniş kaviteler içeren ileri evre tm lerde göze derişimindeki azalmaya bağlı gelişen seyrelme nedeniyle bu metabolit derişimlerinde azalma olabileceği ve bu orandaki artışın GBM lerde anaplastik astrositomlardan daha az olabileceği de akılda tutulmalıdır.
Cr tüm tm lerde normal dokuya göre azalması görülmekle beraber tm evrelemesi ile arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki yoktur.
Lipit varlığı genelde ileri evre tm leri için tipik olmakla birlikte yokluğu ileri evre tm olasılığını ortadan kaldırmaz.
Lenfoma , tbc granulomu gibi ileri evre olmayan patolojilerde de
yüksek lipit piklerinin olabileceği akılda tutulmalıdır.
Belirgin lipit piki ve düşük “rCBV” değerlerinin izlenmesi lenfoma ların diğer tm lerden ayrılmasını sağlar.
Uzun TE spektrumunda metastazların GBM re göre daha
yüksek lipit değerine sahip oldukları ve bunun iki lezyonun ayırıcı tanısında kullanılabilecek tek ölçüt olması önemlidir.
***Mrs bulguları tm evrelemesindeki sonuçları göreceli olarak çelişkilidir***.
DAG VE ADC DEĞERİ
İyi huylu ve düşük evreli tmler normal beyin dokusuna göre oldukça yüksek ADC değerleri gösterirken tm rün evresi arttıkça ADC değerleri normal beyin dokusuna yaklaşmaktadır (tm ral yıkım ve metabolitler arttıkça difüzyon kısıtlanıyor).
PERFÜZYON GÖRÜNTÜLEME
Tm evresini gösteren histolojik kriterlerden birisi de tm içi damarlanmanın varlığı ve miktarıdır.
Perfüzyon görüntüleme ile elde edilen rCBV haritalarında artmış damarlanma gösteren opaklı görüntülere göre çok daha iyi ve yüksek oranda gösterebilir.
Damarlanmadaki bu artış tm evresine paralel olduğundan saptanan rCBV değerlerindeki artış ile tm ral damrlanmanın miktarı arasında çok sıkı bir korelasyon bulunmaktadır.
Yöntem hem tm evrelemesinde hem de gerçek tm sınırlarının saptanmasında aynı etkinlik ile kullanılabilir.
PERFÜZYON GÖRÜNTÜLEME
Yavaş akımın olduğu düşük evreli tm lerde artriyel spin işaretleme yönteminin tm ral rCBV normalden daha az gösterdiği bildirilmiştir.
TM ral rCBF in normal rCBF ye oranı tm evrelemesinde en etkin ölçüt olup bu yöntem ile yüksek ve düşük evreli tm ler büyük bir kesinlikle birbirinden ayrılmakta , ancak yöntem aynı evreseki tm leri birbirinden ayırmada benzer etkinliği göstermemektdir.
rCBV haritaları daha yüksek çozünürlükleri nedeniyle tm ral heterojeniteyi CSI haritalarına göre daha iyi göstermektedir.
Normal gri cevher değerlerinin beyaz cevhere göre daha yüksek olması nedeniyle gri cevhere yakın alanlarda rCBV haritarının tmrü saptamada duyarlılığı azalmakta ve CSI haritalarında bir değişiklik olmamaktadır.
Son çıkan yayınlarda CSI yöntemi ile elde dilen haritaların perfüzyon haritaları ile birlikte yorumlanması tm evrelemesi ve tm sınırlarının ortaya konmasında daha etkin bir yontem olabileceği bildirilmektedir.
Tm çevresindeki dokunun rCBV ve Cho/Cr oranları ölçülerek yüksek evreli tm lerin metastaslardan ayırıcı tanısı yapılablir.
FONKSİYONEL MR YÖNTEMİ
Fonksiyonel MR yöntemi ile kortikal aktivasyon sırasında oluşan elektiriksel değişikliklere bağlı olarak lokal bir alanda izlenenen hemodinamik değişiklikler görüntülenebilir.
Beyin dokusunda olan patolojik değişiklikler normal sinirsel iletide bozukluk yaparak o bölgedeki BOLD sinyalinde azalmaya neden olur.
Her ne kadar çelişkili sonuçlar olsa da tm ral tutulum alanlarında BOLD sinyalinde azalma olduğu gösterilmiştir.
****Fonksiyonel MRG teknikleri direkt tm varlığı ve yayılımını göstermekten çok , hasarlanması halinde mortalite ve morbiditeyi artıracak olan önemli kortikal merkezler ile tm arasındaki ilişkinin ortaya konmasında , baskın alanlar ile birincil ve ikincil yardımcı merkezlerin yeri ve değişkenliklerinin gösterilmesinde kullanılmaktadır.